Ara vermek iyi olmuyor dostlar.
Aklım da gönlüm de burada ama yazamadım bir türlü işte... Konu sıkıntısı çeken bir insan da değilimdir üstelik. Aldım mı elime kağıdı kalemi -şimdilerde klavyeyi- yazarım . İş PC başına oturabilmekte...
Bu aralar harıl harıl bahçeli tek katlı -ama olmazsa iki katlıya da razıyız - ev arıyoruz. Yok bize değil ,eşimin artık Ankara'dan taşınmayı kafasına koymuş akrabalarına... Bizim civarda ne kadar eli yüzü düzgün satılık ev varsa dolaştıktan sonra nihayet bir tanesine karar kıldılar ama dostlar gerçekten ne komik evler gördük size anlatamam. Komik evet... Örneğin bir evin bodrumunda dalgıç pompa var,eşim sordu "bu nedir " diye. Site görevlisi evin altında su kaynağı var zaman zaman doluyor bununla boşaltıyorsunuz" demez mi? Şaka gibi ,evin bodrumunu su basıyor ...
Ya banyoların ve mutfakların zevksiz ve kullanışsız hallerini bi görseydiniz. Kardeşim cart mavi,yeşil pembe bildiğimiz iddiasız beyaz seramikten daha mı ucuz ki böyle döşediniz?
Üç oda,dört oda diye gezdiğimiz bazı evlerin odaları ise bildiğimiz sandık kadardı. Adımlasanız 3 bilemedin 4 adım ya var ya yok.
Evlerde gömme dolap ise neredeyse hiç rastlamadığımız bir özellik oldu.
Bu koşuşturma içinde bir daha anladım ki Türkiye'de orta halli konut deyince müteahhitlerin tek anladığı zevksiz dekorasyon ve malzemeden çalmak!
İşin özeti budur ...
Ne demiş atalarımız " elin evini gör evine ısın,elin erini gör erine ısın! "
Herkese mutlu bir hafta dileklerimle...
Kalın sağlıcakla!
No comments:
Post a Comment